Sayfalar

29 Ekim 2013 Salı

Kayseri Deplase !




     26 Ekim gecesi İzmir’den çıktık yola. Rotamız Kayseri’ydi. Geçen sene olduğu gibi, Ege Bölgesi’ndeki UNI ailesinin fertlerini yanımıza alarak yolumuza devam ettik. Her şehirde, kendimiz gibi Galatasaray sevdalısı arkadaşlarımız katıldı bizlere. Bi otobüs düşünün ki, kimsenin birbirinden farklı yanı yok. Kimsenin kimseden üstün bir tarafı yok. Daha da önemlisi kimsenin birbirine sevdasını kanıtlama derdi yok. Ortak paydamız: Sadece Galatasaray…  Çünkü, UNI ailesi biliyor ki; bizleri biz yapan Galatasaray sevdamız.


     Hem, “Hangi sevdalı vardır ki; sevdasından daha büyük, daha yüce… ?”



     Pamukkale UNI, Dumlupınar UNI, Adnan Menderes UNI, Celal Bayar UNI, Uşak UNI, İYTE UNI, Yaşar UNI Ve Dokuz Eylül UNI !


                                                                  27.10.2013

                                              kayserispor  2 – 4 GALATASARAY’ımız


     Bir sene önce kaybettiğimiz, Pamukkale UNI'den  kardeşimiz Ali Kaya da bizlerle birlikte Kayseri deplasmanındaydı.




Bol potasyum, komşu kızı Yaprak, "Uyumayın ulaannn, besteye devam" sesleri ve olmazsa olmaz Müslüm Baba...



Elbet yine düşeceğiz yollarına...

25 Eylül 2013 Çarşamba

Kahrolsun Holdingler, Yaşasın Efsaneler !

    

     Bugün haberi aldığımda işteydim. Önce inanmak istemedim. “Yavşak basın uyduruyor” yine dedim. Küfrettim, saydım, sövdüm… Sonra 2000 yılına gittim bi an. “Terim, İtalya’ya Fiorentina takımına gitti” haberleri çıkıyordu sürekli. Sonra okuldan eve gelip gasteyi okuduğumda öğrendim. Terim gitmiş. Çocuk halimle hüngür ağladığım geldi aklıma. Sonra baktım ki, kazık kadar adam olmuşum değişen bi bok yok ! Yine döküldü yaşlar gözlerimden. Belki daha ince ama daha acı verici, daha kalbi sızlatan cinsinden. Utanmadım da… Çekildim bi köşeye, sustum. “Neden ağlıyor bu manyak” diyen olmuştur elbet. Onu da anlatmak için bu yazıyı  yazıyorum işte…
    
     Herkesin bi Galatasaraylı olma hikayesi vardır muhakkak. Benim ki, biraz da çocuk aldanmasıydı. Babamın “Hayatta üzülmek  istemiyorsan Galatasaraylı olacaksın”  sözüne kansam da ilk zamanlar, üzüldüğümde oldu, yalan değil. Ama üzülürken bile, hep bi umudum vardı. Ya Coşkun Özarı’nın  ya da Turgay Şeren’in yazılarından hep “Bir gün her şey çok güzel olacak” çıkarımını yapıyordum kendimce. Nasıl bir takım olmamız gerektiğini, Galatasaraylılığın bir gelenek, bir aidiyet olduğunu onlardan öğrendim. Dahası, Galatasaray’ın ne demek olduğunu onlardan öğrendim.

     Hagi ile daha da çok bağlandım Galatasaray’a. Nasıl bağlanmazsın ki ? Çocukluk kahramanımdı. Coşkun Özarı ve Turgay Şeren hep ondan bahsederdi. Demek ki, sadece benim değil her Galatasaraylı’nın kahramanıydı Hagi. İmparator da vardı tabi ki. İlk devre kötü biterse “ Nasıl olsa  maçı çeviririz rahatlığı vardı.” Çünkü İmparatordu o. Kral vardı, Büyük Kaptan vardı, kovulsa da formasının hakkını veren…

      Sonra “nedense” büyüdüm. Ben büyüdükçe o çocukluk kahramanlarım birer birer kayboldu. Ama öğrettikleri hiçbir şey aklımdan çıkmadı. Bugün de çıkmadığı gibi.

      O çocukluk kahramanlarımdan bugün hayatta olan ve hala Galatasaray ile yaşayıp Galatasaray’a hizmet veren Fatih Terim’in kovulması, “Kol kırılır, yen içinde kalır” sözü ile açıklanamaz. Eğer, Baba Gündüz’ün “Galatasaray, bir halatı birlikte çekenlerin takımıdır.” Sözüne inanmış milyonlar varsa, öyle bi kol da yok, öyle bir yen de !

     Unutmayalım ki; İmparator, Galatasaray’daki ilk döneminde, bayan basketbol takımı Avrupa şampiyonluğuna koşarken kulübün takıma iç çamaşırı alacak parası yokken bu takıma destek veren kişiydi. Yine Milan’dan ayrıldığında, başka bir kulüple anlaşma durumu olursa alacağı tazminattan vazgeçerek yine Galatasaray’a gelen kişiydi.

     Bunları hatırlatıyorum ki, İmparator hakkında konuşulmasın yavşak yavşak ! Terim’in karakterinde, duruşunda en ufak bir değişiklik yok. O, her zamanki gibi yine Galatasaraylılığını Galatasarayla birlikte yaşıyor.

     İmparator’a yöneltilen suçlamalar da var tabi: “Demirören TFF’si ile anlaştı, bu durum takımı etkiledi vs.” Ulan, bütün ülkenin futbol anlayışına yön veren bi insan, milli takıma zor zamanında nasıl müdahele etmez ? Kaldı ki, bu işi sadece duygularıyla yapan, “Milli takım takımlar üstüdür” anlayışına sahip birinden bahsediyoruz.
    
    
     Büyük resme bakalım biraz da… Coşkun Özarı’dan girdim konuya. Ben ve benim kuşağımdakilerin gördüğü en eski Galatasaraylıydı belki de. O, aramızdan ayrıldı. Hatırlayan da yok, hatırlatan da. Turgay Şeren ne yapıyor bilen var mı ?
    
     Bugün, öyle bir durumdayız ki, bırakın beni, 15-16 yaşındaki kardeşlerimizin bile tanıyamayacağı bir Galatasaray var önümüzde. Farkında mısınız bilmiyorum ama Galatasaray’ı Galatasaray yapan, bizleri bu renklere bağlayan her şey birer birer elimizden alınıyor.

     Metin Oktay Parçalısı’nı aldılar elimizden önce. Şu an sahada ne giydiğimizi bilmiyoruz. Evimizden, Ali Sami Yen’den kovulduk. Metrolarda çile çeken onbinleriz ! Yeni stada geçtik, daha modern dediler, büyük dediler, ne Ali Sami Yen adı tam olarak var, ne hayatını Galatasaray’a adayan Alpaslan ağabeymizin  adı geçiyor stadın herhangi bir yerinde. En basitinden, hatırlayın daha dün gibi Schalke maçı biletleri kimlere verildi ?

     Sizi bilmem ama ben, Ali Sami Yen’in Eski Açık’ının tuvaleti olmayan karanlık koridorlarındaki sidik kokusunu bile özlüyorum !

     Şimdi, sıra Terim’de kimilerine göre. O’nu da yiyeceklerini sanıyorlar. O’nu da bitirip, Galatasaray’ı kendi arka bahçelerine çevireceklerini sanıyorlar. Biz de diyoruz ki: YEDİRMEYİZ BİRADER ! Orada bi duracaksın, Galatasaray’ın menfaatleri diyerek yıllardır kazandığınız milyarları, İmparator üzerinden sizlere yedirmeyiz. Bizler, Galatasaray’ımızı Galatasaray yapan değerleri savunmak için varız. Ne şampiyonluklar umrumuzda, ne de artık borsaya bildirilen transferler. Çünkü bizler biliyoruz ki, Galatasaray’ın değerleri ne borsadaki hisselerdir, ne de endüstriyel futbol denen sikin uydurduğu kulübün menfaatleridir.

     Düşünsenize kulübü bir SİO’nun yönettiğini. Hani şu, 2 Yıl Mençıstır, 3 yıl çelsi’yi yöneten SİO’lardan. Unutulmasın ki, burası Galatasaray Spor Kulübü. Taşlı topraklı sahalarda sadece arma aşkıyla koşturan Metin Oktay’ıyla, yıllarca parkelerde ter akıtıp kaptanlık yapan Paidar Demir’iyle, Spor Sergi’de binleri coşturan Yenilmez Armada’sıyla… Ne imzaladığın sponsorluklar bizleri kandırabilir, ne de sermaye artırımların… Bizler Galatasaraylıyız. Efsanelerimizi, holding yöneten zihniyetine yedirmeyiz.

      Kahrolsun Holdingler, Yaşasın Efsaneler !
    

22 Ağustos 2013 Perşembe

Thor Misali Ulu Johan !







     Nasıl ki mitolojide elindeki çekiciyle korku salarmış savaş tanrısı Thor, bu topraklardan da yüreğiyle savaşan bir Ulu Johan geçti...

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Şampiyon Galatasaray !


   
     Her dalda nice kupalar, son hedef şampiyonluklar...

     Öyle bir hafta sonu yaşadık ki, Galatasaray'ın spor kulübü olduğunun kanıtıydı adeta. 

     5 Mayıs pazar günü, önce Galatasaray kürek takımının Türkiye şampiyonluğuyla sevindik. Daha sonra Engelsiz Aslanlarımızın 4. kez Avrupa şampiyonu olduğu haberini aldık. Gün sonunda da futbol takımımızın şampiyonluğuyla sokaklara döküldük. Galatasaray isminin olduğu her yerde inancın ve azmin, zafere giden yolda en büyük etken olduğunu bizlere kanıtlayan sporcularımıza teşekkürü bir borç biliriz.

      Kalplerde yıldız, göklerde bir ay. Sporun beşiği GALATASARAY !!!












22 Nisan 2013 Pazartesi

Fatih Çalışkan


    
     Hani reklamlarda olur ya "Bu maça kalp dayanmaz" diye. O'nun da kalbi dayanmadı. Fatih Çalışkan, aramızdan ayrılalı tam 1 sene oldu. Fenerbahçe ile oynanan süper final zırvasında, gencecik kalbi dayanamadı kardeşimizin o heyecana.

     Futbolu, futbolu seven insanları, gönül verdikleri renkler uğruna hayatını bu uğurda adayanları birer araç olarak gören, hayatları boyunca tek idealleri daha fazla para kazanmak olan yavşakların kurbanı oldu Fatih kardeşimiz.

     Gencecik bir insanın kalp krizinden ölmesine karşılık yazılacak şeyler de kısıtlı kalıyor tabii.

     Mekanın cennet olsun kardeşim...

     Son sözümüz, Fatih kardeşimizin anısına...



     Parasıyla, rantıyla, tetikçisiyle, satılmış basınıyla topyekün iş başında yine endüstriyel yavşaklar ! "Tansiyon düşmesin, heyecan bitmesin" derdinler hala. Daha çok decoder satalım, daha çok kazanalım. Daha çok, daha çok...

     Rantınız batsın orospu çocukları !

10 Nisan 2013 Çarşamba

Canınız Sağolsun !




10.04.2013

Galatasaray'ımız 3-2 real madrid

Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter...!

8 Nisan 2013 Pazartesi

Antalya Deplase



    
     "Alnından akan terin şahidi olmak için geliyoruz, omuzlarındaki yüke ortak olmak için..."

                   Adnan Menderes UNI, Pamukkale UNI, Dokuz Eylül UNI !
    

     Gelsenkirchen anıları, sigara böreği, Kaleiçi, Işıklar Caddesi, Ferdi Özbeğen-Dilek Taşı...





07.04.2012

Antalya BŞB 45 - 103 Galatasaray'ımız



Son olarak...

Deplasman nedir ?

    
     Basit eğilme gösteren bir çubuğun, eğilme göstermeden önceki çubuk ekseni durumu ile elastik eğri durumu arasındaki düşey deformasyon miktarına denir.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Sana Geliyoruz CİMBOMBOM'um !

    

     Sana geliyoruz CimBomBom'um. Uzaklardaki bir sevgiliye gider gibi hasretle. Hazır ve nazır koşarak, hoyratça ama incitmeden. Sana geliyoruz, altılıya koşar gibi kan ter içinde avaz avaz bağırarak.
     Sana geliyoruz... En güzel niyetlerimizle, bir esnafın dükkanını bismillah deyip açışı gibi. Ana, baba özlemini senin yerine koyup geliyoruz. Bir babanın cebindeki son parasını çocuğuna ekmek alıp harcayışı gibi, sana geliyoruz. Metin'lerin, Bülent'lerin, Tugay'ların hırsıyla geliyoruz.
     Alnından akan terin şahidi olmak için geliyoruz. Omuzlarındaki yüke ortak olmak için geliyoruz, sesimizle, yüreğimizle... Bir ayyaşın şişenin dibindeki son damlaya kavuşması gibi geliyoruz. Ağır ağır tütün saran ihtiyarın sabrıyla geliyoruz, yolları ilmik ilmik dokuyarak... Okulu, sınavları, hocaları siktiredip geliyoruz. Biliyoruz ki, hayatta senden iyi "hoca" yok, öğretecek birşeyi yok. Metin Kurt gibi isyanla, Bülent Korkmaz gibi cesaretle geliyoruz sana, hayata karşı...

     Çıktık biz kampüsten yola CİMBOM !

31 Mart 2013 Pazar

34>35


     "O karakterlerin unuttuğu bir şey var ki, her deplasmanın bir İstanbul’u vardır. Siz İstanbul’a gelene kadar, bu karakterlerinizi muhafaza edin. Çünkü, İstanbul’dan döndüğünüzde artık muhafaza edecek bir şeyiniz kalmayacak."

     8 Aralık günü oynanan karşıyaka-Galatasaray'ımız maçından sonra  bu satırları yazmıştık. "Her deplasmanın bir İstanbul'u vardır" gerçeğini unutanlar, dün başlarına gelenlerden sonra, işin klavye başında atıp tutmak olmadığını geç de olsa anladılar ki; tweetler silindi, karşıyaka iskelesinden yola çıkılmadan önce edilen yeminler unutuldu, maçtan sonra "Biz aslında kadın ve çocuk ağırlıklı bi tribündük" vs. demeye başlandı. Döndüklerinde, "Noldu ya kavga çıkmış ?" sorularına "Valla biz Bolu'daydık, haberimiz yok" yarım ağzıyla cevaplar aldık. Bunlar kim o zaman ?


Nereye lan ? Daha karpuz kesecektik !



Sanaldan; "11 minibüs geliyoruz", "Çıkarma yapıyoruz" yazanlar, Karagümrüklü kardeşlerini ödemeli aramışlar ama açan olmamış galiba. Neyse...

Galatasaray ve İstanbul biraraya geldiğinde;
öğrendiğin matematiği de unutturur, adamı madam da yapar şşşş !

18 Mart 2013 Pazartesi

18 Mart !


"Dağlar lisana gelse de anlatsa hepsini,

Binlerce can dirilse de nakletse geçmişini !"

Emin Bülent Serdaroğlu